20 Soruda Öğren Testlerimiz Yenilendi...
Tamamı Video Çözümlü
www.biyolojidefteri.com
Hayatın Dilini Öğrenmek İçin...
YKS Tam Hazırlık
Hayatın Dilini Öğrenmek İçin...
Biyoteknoloji ve Gen Mühendisliği
Hayatın Dilini Öğrenmek İçin...
Biyoloji Dersine Nasıl Çalısmalıyız?
Hayatın Dilini Öğrenmek İçin...
www.biyolojidefteri.com
Hayatın Dilini Öğrenmek İçin...

Bugün Dünya üzerinde yaşayan 1,5 milyon canlı türü ve fosil biyologlar tarafından tanımlanmış ve adlandırılmıştır. Bununla beraber henüz tanımlanmamış 2 ila 100 milyon canlı türünün daha var olduğu düşünülmektedir.

Kısacası canlılar dünyasında çok büyük bir çeşitlilik mevcuttur ve bu canlıların her birinin tek tek incelenmesi mümkün değildir.

sinif1

Canlılar hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmenin en iyi yolu canlı türlerini benzerlik ve farklılıklarına göre dar ve geniş kapsamlı gruplara ayırmaktır.

Canlıların benzer ve farklı özelliklerine göre gruplandırılmasına sınıflandırma , sınıflandırmayla ilgili biyoloji koluna ise sistematik denir.

Sistematik tarafından ortaya konulan akrabalık ilişkilerine göre canlı türlerinin belli kategorilere yerleştirilmesi ise taksonomi biliminin uğraş alanına girmektedir.

Sınıflandırma sayesinde;

  • Organizmalar arasındaki ilişkilerin incelenmesi kolaylaşır.
  • Bu ilişkilerin kavranması tıp, eczacılık, tarım ve doğal kaynakların korunmasında faydalı olur.
  • Canlı türleri hakkında bilgi edinmemiz daha kolay hale gelir.
  • Evrimsel bir ağaç oluşturulup yeryüzündeki canlıların orijinlerinin araştırılabilmesi ve günümüzdeki canlılarla karşılaştırılabilmesi mümkün olur.
  • Bilgilerin gelecek kuşaklara aktarılmasındaki zorluk ortadan kalkmış olur.

sinif2

İnsanlar canlıları çok eski zamanlardan beri sınıflandırma yoluna gitmişlerdir.

İlk zamanlarda yapılan sınıflandırma, canlının dış görünüşüne ve yaşadığı ortama göre yapılan ampirik ya da yapay sınıflandırma olup temeli ARISTO’ya ( M.Ö 384 – 322 ) dayanmaktadır.

Aristo, yaptığı gözlemler sonucunda canlıları önce hayvanlar ve bitkiler olmak üzere 2 gruba ayırmış, sonrasında ise hayvanları yaşama ortamına göre karada yaşayanlar, suda yaşayanlar ve havada yaşayanlar olmak üzere 3 gruba ayırmıştır.

sinif3

Aristo’nun öğrencilerinden Theophrastus ise bitkileri otlar, çalılar ve ağaçlar olmak üzere 3 büyük grup altında toplamıştır.

Ampirik sınıflandırmada, yararlanılan özelliklerden biri analog organ benzerliğidir.

Kökenleri farklı olmasına rağmen görevleri aynı olan organlara analog ya da görevdeş organ adı verilir.

Arı, serçe ve yarasanın kanatları aynı görevi üstlenmiş olup analog organlardır.

Analog organ benzerliğinden faydalanılarak yapılan ampirik sınıflandırmada bahsi geçen 3 canlı türü aynı kategoride değerlendirilmektedir.

Ancak ampirik sınıflandırma bilimsel bir sınıflandırma olmayıp günümüzde terk edilmiştir.

Günümüzde kabul edilen sınıflandırma biçimi doğal ya da diğer adıyla filogenetik sınıflandırmadır.

Filogenetik sınıflandırma, canlıların köken benzerlikleri, akrabalık dereceleri ve sahip oldukları homolog organ benzerlikleri dikkate alınır. Bunlardan başka canlılar sınıflandırılırken;

  • hücre tipi ve sayısı
  • DNA ve protein benzerlikleri
  • embriyolojik gelişim özellikleri
  • fizyolojik benzerlikler
  • beslenme

gibi özellikler dikkate alınır.

Homolog ya da kökendeş organlar görev bakımından farklı olmasına karşın embriyolojik gelişim esnasında aynı hücre gruplarının farklılaşmasıyla oluşan organlardır.

Örneğin insanın kolu, balinanın yüzgeci ve yarasanın kanadı farklı görevler üstlenmesine rağmen kökendeş yani homolog organlardır. ARISTO tarafından yapılan sınıflandırmada 3 ayrı grupta değerlendirilen bu canlı türleri filogenetik sınıflandırmada aynı kategori ( memeliler ) içerisinde değerlendirilmektedir.

Memelilerin ön üyeleri iskeletin aynı elemanlarından oluşmuştur.

sinif4

Doğal sınıflandırmayı ilk yapan bilim adamı John RAY’dir. Tür kavramını ilk kez ortaya atan RAY, hayvan ve bitkileri sınıflandırmaya çalışmıştır.

Geleneksel taksonomi, İsveçli botanikçi Carolus LINNEAUS’nin 1758 yılında yayınladığı Systema Naturea yani ‘’Doğanın Düzeni’’ isimli kitabıyla başlar.

sinif5

Linneaus’nin sisteminin iki temel niteliği bulunmaktadır.

  • Her canlı türünün iki bölümden oluşan bir isimle adlandırılması
  • Türlerin, gittikçe daha fazla canlı türünü kapsayacak şekilde hiyerarşik bir düzende sınıflandırılması

 

İkili adlandırma ( Binominal nomenclature )

Linneaus, ikili isimlendirme sistemini kurmuş ve bu sistemde temel sınıflandırma birimini de tür olarak tanımlamıştır.

Ortak bir atadan gelen, kendi aralarında serbestçe çiftleşip verimli ( kısır olmayan ) döller oluşturan bireylerden oluşan topluluğa tür denir.

Aynı türe ait bireyler, benzer olmasına rağmen aynı değildir. Bu farklılık, tür içi varyasyon olarak adlandırılır ve türün ortam şartlarına uyumunu kolaylaştıran bir faktördür.

İkili isimlendirme de, her bir canlı türü Latince kökenli iki kelime ile adlandırılır. Bunlardan ilki türün dâhil olduğu cinsin adıdır ve bu kelimenin baş harfi büyük yazılır. İkinci kelime ise tür epiteti olarak değerlendirilir ve baş harfi küçüktür. İki kelime birden türün adı olmuş olur.

sinif6

Tür adları yazılırken kelimeler italik yazılır ya da italik yazılmıyorsa her iki kelimenin de altı çizilir.

Filogenetik sınıflandırmada canlılar, tür ile başlayıp âlem ile biten 7 farklı sistematik grupta incelenirler.

Türden âleme gidildikçe, canlı çeşitliliği artarken canlılar arasındaki gen ve protein benzerlikleri azalır.

sinif7

Herhangi bir taksonomik kategoride bir arada bulunan iki tür bu kategoriden daha geniş kapsamlı tüm kategorilerde bir arada bulunmak zorunda iken, daha özel kategorilerde bir arada bulunmak zorunda değildir.

Örneğin aynı familyaya ait iki tür aynı takımda olmak zorunda iken aynı cinsten olmak zorunda değildir.

Joomla templates by a4joomla