Üzerinde yaşadığımız dünyanın elimizdeki bilimsel kanıtlara göre yaklaşık olarak 4,5-5 milyar yıl önce oluştuğu düşünülmektedir. Ancak hayatın nasıl başladığı, ilk canlının nasıl oluştuğu şeklindeki sorular sürekli olarak insanların ilgisini çekmektedir.
İlk canlının oluşumu ve beslenmesi ile ilgili ortaya atılmış temel görüşler aşağıda listelenmiştir.
ü Abiyogenez ( kendiliğinden oluş )
ü Biyogenez ( canlının canlıdan oluşumu )
ü Panspermia hipotezi ( canlılığın dünya dışı gezegenlerden gelmesi )
ü Ototrof hipotezi
ü Heterotrof hipotezi
ü Yaradılış görüşü
Abiyogenez Görüşü
Eski dönemlerde insanlar, kurbağaların çamurdan, böceklerin bitki yapraklarındaki çiğ taneciklerinden, kuzuların kavuna benzer meyvelerden, kazların okyanus kıyısındaki ağaçlardan, solucanların ise yağmurlar sonrasında topraktan oluştuklarına inanırlardı.
Kendiliğinden oluşun en önemli savunucusu olan Aristo’ya göre cansız maddelerde uygun koşullarda canlıya dönüşebilme potansiyeline sahip bir aktif özmevcuttur. Aktif öz, Aristo’ya göre bir madde olmaktan çok iş yapabilme yeteneği olarak tanımlanmıştır.
Bilimsel bir temele dayanmayan bu görüş, 17. Yüzyılda Belçikalı bir bilim adamı olan Van HELMONT tarafından tasarlanan bir deneyle sınanmıştır. Van HELMONT tasarladığı düzenekte kirli bir gömlek ( kirli gömlek kullanılmasının sebebi gömlekteki kirin canlıya dönüşebilme potansiyeline sahip olan aktif öz olarak düşünülmesi ) ve buğday taneleri kullanmıştır. Buğday taneleri 21 günlük kısa bir süre sonunda gömlekteki aktif öz ile etkileşerek fareye dönüşmüştür.
Abiyogenez görüşünün savunduğu temel fikir de budur. Canlılar cansız maddelerden kısa bir süre içinde kendiliğinden oluşabilmektedir.
Biyogenez
Biyogenez fikrine göre canlılar cansızlardan değil, daha önceki canlılardan oluşmaktaydı. Bu görüşün en önemli savunucularından İtalyan biyolog Francesco REDİ tasarlamış olduğu deneyle abiyogenez fikrini çürütmeyi denemiştir.
REDİ, deneyini kurtçukların çürüyen etlerden oluşmadığını göstermek üzere tasarlamıştır. Çünkü abiyogenez fikrini savunanlara göre çürüyen etler kurtçuklara dönüşüyordu.
REDİ, Van HELMONT’un aksine kontrollü bir deney tasarlamış, deney grubunda kullandığı kavanozların ağızlarını kapatırken, kontrol grubu olarak kullandığı kavanozların ağızlarını açık bırakmıştır. Deneyin sonucunda deney grubundaki kavanozlarda kurtçuk ve sinek oluşumu gözlenmezken, kontrol grubu olarak kullanılan kavanozlarda sinek ve kurtçuklara rastlanmıştır.
REDİ’nin yapmış olduğu bu deney abiyogenez fikrini tam olarak yıkmaya yeterli olmamıştır. Çünkü bu fikri savunanlar deneyde et parçaları ile havanın temasının kesilmiş olduğunu, cansız maddenin canlıya dönüşmesini tetikleyen aktif özün ise havada bulunduğunu ifade etmişlerdir.
Onlara göre deneyde et ile havanın dolayısıyla et ile aktif özün bağlantısı kesilmiş ve canlının oluşumu bu nedenle mümkün olmamıştır.
Ancak daha sonra kavanozların ağzı havayı geçirebilen ancak, sineklerin geçmesine izin vermeyecek kadar küçük gözeneklere sahip maddelerce kapatılarak bu itiraz da çürütülmüştür.
Bu deneyin sonucundan da tatmin olmayan bilim dünyası, kendiliğinden oluş fikrinden PASTEUR ( 1822 – 1895 ) tarafından yapılan deney sonucunda tamamen vazgeçmiştir.
Pasteur, deneyinde mikroorganizmaların kaynamış et suyundan oluşmadığını göstermeye çalışmış, deneyine itirazların gelmemesi için de kaynamış et suyu ile havanın temasını kesmeyecek bir düzenek tasarlamıştır.
Deneyinde amacında uygun olması sebebiyle kuğu boyunlu cam balonlar kullanan Pasteur, deney ve kontrol gruplarında kullandığı ve içi et suyu ile dolu iki cam balonu ısıtarak içlerindeki et suyunun kaynamasını sağlamış ve steril ortamlar elde etmiştir.
Deney grubundaki cam balonun ağzını havadaki mikroorganizmaların içeriye girmesine izin verecek şekilde kıran Pasteur, kontrol grubundaki cam balonun ağzına herhangi bir müdahalede bulunmamıştır.
Deney grubundaki cam balonda mikroorganizma üremesi olmasına rağmen kontrol grubunda üreme olmaması, et suyunun aktif öz taşıdığına inanılan hava ile teması kesilmese bile mikroorganizmalara dönüşemeyeceğini kesin bir dille göstermiştir.
Panspermia Hipotezi
Dünya üzerindeki canlılığın başka gezegenlerden taşınan spor vb yapılarla başladığını savunan görüştür. Bu görüş iki temel noktada itiraz almaktadır. Bunlardan birincisi canlılığın temelini oluşturduğu düşünülen spor ve tohumlar atmosfere girişteki yüksek ısı ve radyasyona nasıl karşı koyabilmiştir noktasındadır.
Bu olumsuz şartlara rağmen canlılık öncülleri yeryüzüne ulaşmış olsa bile bahsi geçen gezegenlerde canlılığın nasıl oluştuğuna dair bu hipotezi ortaya atanların bir öngörüsü yoktur.
Ototrof Hipotezi
Bu hipoteze göre ilk canlı basit bir yaşama ortamında kendi besinini üretebilen ototrof ( kendi beslek ) bir canlı olarak ortaya çıkmıştır. İlk canlının nasıl oluştuğundan çok nasıl beslendiğini açıklamaya çalışan bir düşünce olarak karşımıza çıkmaktadır.