Belirli bir alanda bulunan farklı türlere ait organizmaların oluşturduğu birliğe komünite adı verilir.
Başka bir deyişle farklı populasyonlar bir araya gelerek komüniteleri oluştururlar.
Komünite ekolojisi, bir komünitede etkileşim halinde bulunan türlerin birbirleriyle olan tüm ilişkilerini konu alır. ( avlanma, rekabet vb. )
Komünitelerin oluşumuyla ilgili 2 farklı hipotez ortaya atılmıştır.
Bireysellik hipotezi
Bu hipoteze göre komünite içerisindeki türler, kendi aralarındaki ilişkilerden dolayı değil aynı abiyotik faktörlere gereksinimlerinin benzer düzeyde olması sebebiyle ( ısı, ışık, nem vb ) bir arada bulunmaktadır.
Türler arasındaki ilişkiler son derece gevşektir ve ortamdan çekilen bir türün yerini başka bir tür alır, diğer türler bu durumdan etkilenmez.
Birbirleriyle etkileşim hipotezi
Aynı komünitedeki türlerin biyotik etkileşimlerle birbirlerine bağlandıklarını ifade eder. Bu hipoteze göre birbirleriyle sıkı etkileşim halinde bulunan türler aynı komünite içerisinde yer almaktadır.
Bir türün sayısındaki artış ya da azalış diğer türlerin birey sayılarını da olumlu ya da olumsuz etkiler.
Komünitelerin yapısı “ tabandan yukarıya doğru ” besleyici elementler, ” tepeden aşağıya doğru ” ise predatör yani avcılar tarafından kontrol edilebilir.
Tabandan yukarı modeli
Bitki biyokütlesindeki artışın, yukarıdaki trofik düzeylerde bulunan canlı sayısını arttıracağını savunan modeldir. Yani otçulların sayısı bitkiler tarafından sınırlanır. Böyle bir komünitede, yapıyı değiştirmek, alt trofik düzeydeki biyokütleyi değiştirmekle mümkün olur.
Toprak, besleyici minerallerle zenginleştirilirse, üst kademedeki canlıların sayıları da artar.
Tepeden aşağıya modeli
Komünitenin organizasyonu avlanmanın kontrol ettiğini savunan modeldir. Avcı sayısı arttırılırsa otçulların sayısı azalır. Bunu takiben bitki sayısı artar ve toprak minerale fakirleşir yani bu modelde + ve – birbirini takip eder.
Komüniteler, tür çeşitliliği bakımından birbirlerinden farklılıklar gösterirler. Tür çeşitliliği, enleme bağlı olarak sıcaklık, yağış, nem gibi abiyotik faktörlerde ortaya çıkan değişikliklere göre şekillenir.
Yeryüzünde bir noktanın ekvatora olan açısal uzaklığına enlem denir. Belirli bir sürede belirli bir alana ulaşan güneş ışığı miktarı güneş ışınlarının geliş açısı miktarına bağlıdır. Aynı miktar güneş enerjisi ekvatora dik açıyla ulaşırken, daha yüksek kuzey ve güney enlemlere düşük bir açıyla ulaşır ve buralar ulaşan enerji daha az olur.
Güneş ışınlarını yeryüzüne eşit dağılmaması farklı sıcaklık dağılımlarına yol açar. Bu da canlıların yeryüzündeki dağılışını etkileyen başlıca faktörlerden biridir.
Örneğin 10 kilometre karelik tropikal yağmur ormanında 15 bin çiçek, 750 ağaç, 4000 böcek, 400 kuş, 100 sürüngen ve 60 kurbağa türü bulunmaktadır.
Sucul ekosistemlerde ise komünitelerin içerdiği biyolojik çeşitlilik ve organizmaların yayılışı, suyun derinliği, kıyıdan uzaklığı ile ışık geçirgenliğinin derecesine bağlı olarak değişir.